Grinin bilmem kaçıncı tonu ile buluşan en ince yağmur taneleri, kasvet kelimesini havaya görünmez yazmışlardı. Birçok insanın yüreğini sıkan bu görüntü, asık suratlı biri içinse hiç de böyle değildi.
Corci gözünü ofisinde oturduğu iskemlesinden duvardaki tabloya dikmişti. Hareketsiz de otursa içindeki enerjinin yüzüne yansımış halini Beatris fark ediyordu;
“Tam senin havan var dışarıda Corci.” Beatris dışarıda zaman geçirme isteğini gizlemedi. Günlerdir yoğun bir tempo ile çalıştıkları için bu tempoya biraz ara vermeleri gerektiğini düşünüyordu. Corci’nin içindeki enerjiyi tetikleyerek çözüm merkezinin kapılarını bir süre de olsa kapatmayı hedefliyordu.
“Bir anlam eksikliği var Betaris.” dedi Corci. Beatris bu cümleye bir anlam veremediği için şaşkınca susakaldı. Corci tabloya bakarak konuşmaya devam etti: “Bu anlam eksikliğinin bizi bir anlam arayışına mı sürüklemesini istemiş acaba?” Beatris Corci’nin resim hakkında konuştuğunu anlayınca rahatladı ve cevap verdi: “Varoluşsal krizi bir bulaşıcı hastalığa mı çeviriyor diyorsun?” Corci, sorusuna karşı aldığı soru yanıtı ile gözünü tablodan ayırdı, Beatris’e dönerek; “Tamamen bunu diyorum Beatris, tamamen bunu…” Beatris heyecanlanmıştı. Havanın yarattığı tablo ile amaçladığı şeye Pablo’nun yarattığı hava ile ulaşmıştı, hiç beklemeden konuştu: “Olabilir Corci, her ne kadar Pablo varoluşçu bir ressam olmasa da… Neyse, istersen bunu dışarıdaki şahane havada bir kahve içerek konuşuruz. Ancak biraz sonra Bay Kemmel’in randevusu var, hazır mısın?”
“Evet Beatris, onu bekliyordum ben de. İstersen Bay Kemmel’i çözdükten sonra ofisi kapatır çıkarız. Hatta yarınki randevuyu da erteler birkaç gün tatil yaparız, ne dersin?”
“Harika olur Corci, harika…”
Kemmel randevusuna tam vaktinde gelmişti. Ofise girdiğinde üzerindeki paltoyu çıkartmadan konuşmaya başladı: “Merhaba Bay Corci, her şey çok yavaş gelişti. İlk başlarda önemsemedim ama bu durum giderek tuhaf bir hal almaya başladı.”
“Hoş geldiniz Bay Kemmel. Çok dakik ve bir o kadar da hızlısınız.”
“Ah, evet. Size gelmemi eski bir arkadaşım tavsiye etti. Albırt sizin vaktinizin çok değerli olduğunu söyledi. Ben de bu nedenle hemen konuya girmek istedim.” Kemmel paltosunu ve bir elindeki eldiveni çıkartarak koltuğun kenarına bıraktı. Eldivenli eli dizinin üstünde kalacak şekilde koltuğa oturdu.
“Evet, Bay Kemmel. Albırt’ın sorununu hızlıca çözmüştük. Umarım size de aynı şekilde yardımcı olabilirim. Şimdi rica etsem bana giderek tuhaf bir hal alan sorununuzdan bahseder misiniz?”
“Eksiklik Bay Corci, eksiklik. Kısaca böyle ifade edebilirim. Tam olarak nasıl başladığını hatırlamıyorum ama mesela komik bir arkadaşımın yaptığı esprilere gülerken aslında istemsiz güldüğümü fark ettim. Ya da, fanatik sayılabilecek şekilde tuttuğum takımın galibiyetine tam sevinemediğimi, yenildiğindeyse tam üzülemediğimi…” Kemmel’in eldivenli eli halen dizinde sabit duruyor, hareketlerinde sadece diğer elini kullanıyordu, konuşmaya devam etti. “Bunların üzerinde çok durmadım açıkçası ancak bir sabah içeceğim kahve için kaynatmakta olduğum suyu üzerime döktüm. Canım hiç yanmadığı halde sadece refleks olarak bağırdım. Yanan bacağım kızarmıştı ve bu nedenle üzerine buz koydum. Bu sefer de buzun soğukluğunu hissetmedim.” Kemmel duraksadı, gözlerini kısarak duvarda asılı duran tabloya çevirdi. Bu duraklamayı fırsat bilen Corci; “Bir doktora…” diye başladı sorusuna ancak Kemmel hemen söze girdi; “Duygu durum bozukluğu için değil mi Bay Corci? Aslında bu kadarı ile kalsaydı gidecektim ancak süreç çok hızlı gelişti. Bir zaman sonra kedimin kuyruğunun eksik olduğunu, asansörde her gün bastığım 3.kat düğmesinin yerinde olmadığını, evde titizlikle baktığım bitkilerin saksılarında toprak kalmadığını, okumak için aldığım kitabın bazı sayfalarının eksildiğini, kadehe doldurduğum şarabın buharlaştığını gördüm. Bütün bunlar saniyeler içerisinde oluyor sonra hepsi yerine geliyorlardı, bir varlardı, bir yok. Sürekli eksilen bir şeyler Bay Corci, sürekli eksilen…” Kemmel’in yüzüne hüzünlü bir bakış yerleşmişti.
Corci durumu çözmüştü. Yine de vardığı sonucun bir sağlamasını yapmak istedi ve sordu: “Bay Kemmel size, diğer teki olmadan hiç bir şey ifade etmeyen ve iki küçük parçadan oluşan, benim için çok değerli bir heykel vereceğim. Bu heykeli de saklamanızı isteyeceğim. Nasıl saklarsınız?”
“Kapalı bir kutuya koyarım. Artık neyin ne zaman eksileceğini bilemiyorum Bay Corci.”
“Teşekkür ederim Bay Kemmel, tam da beklediğim cevabı verdiniz. Şimdi lütfen diğer elinizdeki eldiveni de çıkartınız. Merak etmeyin sakladığınız şey yok olmayacak. Aslında bundan sonra hiçbir şey eksilmeyecek, bana güvenebilirsiniz.”
Kemmel, eldivenini güçlükle sıyırarak çıkarttı ve sıradan gözüken ama gözlerini ışıldatan yüzüğünü Corci’ye yönelterek konuştu; “Bu yüzüğü hayatımdan eksilmesini hiç istemediğim kişi ile beraber almıştık. Kendimi hiç eksik hissetmediğim günlerde…”
“Bu yüzden saklıyorsunuz, anlamıştım.” Corci, asık suratının ardında gizli tuttuğu ve çok ender zamanlarda dışarı vurduğu kahkahası eşliğinde devam etti; “Bay Kemmel, siz de Albırt gibi isminiz ile ilgili bir sorun yaşıyorsunuz. O, ismini tamamen değiştirmişti, siz eksik söylüyorsunuz. Siz Kemmel değil, mükemmelsiniz.”
Kemmel de kahkahaya karışmıştı. Corci devam etti; “Siz o kişiyi hiç kaybetmemişsiniz Bay Kemmel. Bir kez bire tamamlanan şeyler, bir daha asla eksilmezler, hep bir kalırlar. Eldiveninizi burada bırakıp çıkabilirsiniz. Albırt’a da selamlarımı iletin lütfen.”
Kemmel, gülmek ile ağlamak arası bir duyguyla Corci ile vedalaştı ve yürümek ile uçmak arası bir hareketle odadan ayrılırken tabloyu işaret ederek, “Var olmak Bay Corci, çok teşekkürler.” dedi.
Corci, bir kez daha çözüme ulaşmanın verdiği gururla rahatlamışken bakışlarını tekrar duvardaki tablosuna çevirdi ve “Beatris, çabuk gel!” diye haykırdı.
Beatris hızlıca odaya girdi. “Ne oldu Corci?”
“Tabloda bir anlam eksikliği yok Beatris, bir arayış var ama anlam eksikliği yok. Bence bu arayış hiç bitmeyecek bir arayış. Kemmel aradığını bu odada, tablodaki adam içsel yolculuğunda özüne ulaşarak bulabilir ama ya aradığımız şey bu odalardan ya da dünyalardan ötedeyse?”
“Ben biliyorum.” dedi Beatris, “Dışarıda bir yerlerde, haydi hazırlan da çıkalım.”
Comments